Dünyaca ünlü besteci ve piyanist Fazıl Say, 23 Nisan’da kutlayacağımız Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı anısına bestelediği 100. Yıl Marşı’nı paylaştı. Fazıl Say’ın koro ile performansı sosyal medyayı adeta ikiye böldü. Eleştirilerin hedefi olan Say, sosyal medya hesabından ilk kez açıklamalarda bulundu.
Besteleriyle dünya çapında adından söz ettiren piyanist Fazıl Say, geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılı için bestelediği “100. Yıl Marşı”nı paylaştı.
Say, 100. Yıl bestesinin videosunu ‘Arkadaşlarım, 23 Nisan gibi özel ve anlamlı bir günde 100. Yıl Yürüyüşümüzü paylaşmaktan mutluluk duyuyorum’ notuyla yayınladı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle kaydedilen 100. Yıl Marşı, ses ve görüntü olarak birçok platformda eş zamanlı olarak izleyicilerle buluştu.
Sözleri şair Ayten Mutlu’ya ait olan bestede ‘Türk’, ‘Türkiye’ ve ‘Cumhuriyet’ kelimeleri yer almadı. 100. Yıl Marşı sosyal medyayı ikiye böldü. Bir grup tarafından beğenilen marş, geniş bir kesim tarafından eleştirildi.
Fazıl Say; İlk kez kendisine yöneltilen sert eleştirilere 100. Yıl Marşı ve Ayten Mutlu yanıt verdi.
Ünlü piyanistin Twitter hesabından art arda yaptığı paylaşımlar büyük ilgi gördü. Yaklaşan seçim gününe göndermelerde bulunan Fazıl Say, ‘Atatürk bunu yapanların hızıyla kadın şaire tükürür!’ sözleri gündem oldu.
Fazıl Say’ın Twitter paylaşımlarına buradan ulaşabilirsiniz.
Bak dostum;
Ben bu 100 yılın 53’ünü bizzat yaşamış bir insanım. Bırak anlatayım; Henüz yaşlarımdaydım, babam kasten suçtan hapse girdi. 12 Mart. Daha sonra? İlkokuldayken her gün DEV/SOL – idealist savaşını yaşıyorduk. Sonra 12 Eylül, bütün aydınlar yeniden hapse girdi! Kürt sorunu, kötü politikalar, büyüyen Kürt Sorunu; daha beter siyaset, PKK, terör… __90’lar, Madımak katliamı, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri ve daha niceleri! Yıllardır PKK terörü çok farklı bir boyut kazandı. Unutma?”
“Hangi vatan-millet-Sakarya bestelememi bekliyordunuz millet?”
”Daha sonra? 2000’ler; Siyasal İslam’ın yükselişi, iktidara gelmesi; Fethullah Gülen, ardından Gezi, ardından 17 Aralık, ardından 15 Temmuz, ardından tek adam rejimine geçiş, ardından Pandemi, ardından Ekonomik kriz, ardından deprem… İktidarsızlık… __Yıllar fırtına gibi geçti! Ben 100. Yıl Marşımı bestelerken Kızılay’ın çadır satmasından bahsediyorduk! Hangi vatan-millet-Sakarya bestelememi bekliyordunuz millet? Hangi? Farkında olmadan birbirinizi suçlamaktan başka ne yapıyorsunuz? Benim marşımda Türk kelimesi yok mu?”
“Kelimeler kötü” diyerek hala tüm vücudumu kanatıyorsun
”Türkiye, Cumhuriyet’in sözlerinden bahsetmiyor mu? İstiklal marşımızda yok mu? Söyle, anla.. Bestecinin Türk olduğunu bütün ülke bilmez mi? Şair Türk mü? Marşı Türkçe! Bu nasıl bir psikolojik çöküntü? Orada biri (GİBİ TANZANLI GİBİ!) Türk olduğunu unutmuş, marşla mı anacak?!!!! Söylemek? Kendini bir aptal yerine koyma gibi bir alışkanlığı var mıydı? Hala ‘söz kötü’ diyerek tüm bedenimi kanatıyorsun.
“Ayten Mutlu’dan özür dileyeceksin.”
‘O günü göreceğim! Bu marş için seçtiğim şiir doğrudur. Evet; Şiirde gerçek bir ‘yeni marş’ için tasarladığım oyunlar var. Ayten Mutlu o şiiri yazdıktan 38 yıl sonra gerekli eklemeleri yaptı… Yeter! __Sevgili Ayten Mutlu’nun ‘Ver elini bana’ şiiri taradığım binlerce şiir arasında en doğrusuydu. Öncelikle; Bu marşın şairi bir ‘kadın şair’ olmalıydı, 100 yıllık eşitsizlikten sonra 2. yüzyılımızda eşitlik arayışına ‘Ver elini’ diyebilmek için! Kahramanlıktan bıkmadın mı?”
“Hiçbir yere varamayan tüm gençleri engelleyen sahte milliyetçiliğinizden bıkmadınız mı?”
”Bu şiir; 100. Yıl Marşı için en iyisiydi; çünkü geldiğimiz noktada hem 85 milyon insanımıza hem de tüm dünyaya ‘elinizi verin’ dememiz gerekiyor. Tekrarlıyorum; yapmak zorundayız kardeşim 230 müzisyenin tek tek çaldığı orkestrasyonunu 23 Nisan’a kadar günde 18 saate varan bir çalışmayla eğittim. “Mart ayında prozodi hatası oldu” dedi eski bir tiyatro oyuncusu, kasaba alkoliği. HAYIR! HAYIR! Bir tane bile yok! Bir tane vardı ve onu provalarda düzelttim.”
”…geldiğin nokta bu! Bravo!!!”
”Şimdi; Bu yıl birçok 100. Yıl projesi olacak. Çok pahalı işler olacak. Dinle. Bir gün benim şarkımı birlikte söyleyeceğiz. Ya da yapmayacağız. Ülkede 20 yıldır okullarda müzik eğitimi en son konu olduğu için en kolay marş bile onların nazarında zordu, korktular. Hayır, sorun değil. Herkes 30-40 dakikada öğrenir. Eğer isterse… Daha fazlasını teklif bile etmedim. Olsun demedim. Dinle demedim. Türk halkına sadece projem bir hediye olduğu için geldim. Kim söylemek isterse söylemez! Hem ben hem de Ayten Keyifli ağır bir bedel karşılığında linç edildik. Geldiğiniz nokta bu! Bravo!!!’
Seçim stresinden sıkıldığını söyleyen Say, şu ifadeleri de kullandı:
“Benim de umutlarım, hayallerim var, ben insanım, sanatım benim hayatım. Aydınlık bir gelecek hayallerim var. Olmasa bile, içim kararsa da kendi hayatımı yaşamanın başka yollarını bulacağım. Troll saldırısı, bir kompozisyon yüzünden üzüldü ve kanadı.’
haberviransehir.xyz